Türkiye’de Engellilik Hareketinin Bugünü-Ayşegül Domaniç Yelce
Ayşegül Domaniç Yelçeyelcester@gmail.com
Türkiye’de Engellilik Hareketinin Bugünü
26 Kasım 2018
Merhabalar sevgili okurlar.
İstanbul Üniversitesi Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 15-16 Kasım tarihlerinde düzenlenen Dünden Bugüne Engellilik Konferansı müthiş bir panelle sona erdi. 2000 sonrasındaki örgütlenmeler, ortaya çıkış nedenleri, yapılanlar ve bundan sonra yapılacaklar üzerine odaklanan Türkiye’de Engellilik Hareketi panelinin en çarpıcı yönü katılan sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin bizzat engelli olmasıydı. Bu panel bize hak temelli bir zeminde ilerlemesi için çabaladığımız engellilik hareketine engellilerin sahip çıktığını, bir başka deyişle engellilerin kendi kaderlerini kendi ellerine aldığını, kendi yaşamları ve hakları üzerinde söz sahibi olduklarını gösterdi.
Moderatörlüğünü, özellikle görme engellilerin yakından tanıdığı bir isim olan, Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı (GETEM) Direktörü Engin Yılmaz’ın üstlendiği panelde; Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD) adına Süleyman Akbulut, Otizm Dernekleri Federasyonu (ODFED) ve Otizm Derneği (ODER) adına Ergin Güngör, Eğitimde Görme Engelliler Derneği (EGED) adına Emre Taşgın, Engelli Kadın Derneği (ENGKAD) adına Beyza Ünal, İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği (İED) adına Onur Cantimur söz aldı.
Türkiye’de Engellilik Hareketinin Bugünü
Katılımcılara baktığımızda, ortak yönleri hemen dikkat çekiyor: genç, dinamik, iyi eğitimli, aktivist. Engelin kendilerinden değil, düzenlenebilir çevreden kaynaklandığının farkındalar. Hayata bakışları olumlu, özgüvenleri yüksek. Ellerini taşın altına sokmaktan çekinmiyorlar. Önceki kuşakla birlikte çalışmış, onların deneyimlerinden faydalanmış olmaktan memnunlar. Ancak artık daha ileri gitmek istiyorlar. Devletten ya da özel sektörden talep eden, merhamet uyandıran, yardım toplayan, hiyerarşik yapılı engelli derneklerinin yerini eşit yurttaşlık ilkesine dayanan, yardım değil haklarını alan, engelli bireyin kendi adına söz sahibi olduğu derneklere evrilmesi gerektiğine inanıyorlar.
Son on yılda giderek gelişen teknolojiden, güçlenen sivil toplum-akademi ilişkisinden ve yasal mevzuattan faydalanıyorlar. Belki de en önemlisi birlikte çalışıyorlar. Farklı engel gruplarından gelen bu yedi kişinin söz konusu panelden önce de çok kez çeşitli vesilelerle bir araya gelmişliği var. Birlikte imza attıkları projeler var, belli ki iş dışında bir dostlukları var. Böylesi bir işbirliği ve dayanışma sayesinde seslerini daha güçlü bir şekilde duyurabiliyorlar. Bu sayede yasama çalışmalarında engelli haklarının yasa ile güvence altına alınmasına katkı sağlayabildiler.
Süleyman Akbulut paneldeki konuşmasını bundan sonraki 10 yıllık dönemde engellilik hareketinin hedefi ne olmalı diye sorarak bitirdi. Yanıt, İÜ Engelliler Uygulama ve Araştırma (ENUYGAR) Merkezi Müdürü Prof. Dr. Resa Aydın’ın tamamen hemfikir olduğum kapanış konuşmasında geldi:
“Engelli bireyin daha fazla bağımsız yaşaması, eğer bağımsız yaşayamıyorsa, bağımsız yaşayabileceği ortamı oluşturması. Yaşam asistanı olabilir, bunun devlet tarafından ödenmesi veya bir şekilde onun sisteme girmesi. Artık anneler babalar dedeler yetişkin bireye bakmakla yükümlü değiller. Bununla ilgili benim gibi çalışan insanların üzerine düşen daha fazla çalışma gerektiren bir alan bağımsız yaşam ve asistif teknoloji. Bence STK’lar da bunun üzerinde durmalı, bağımsız yaşam.”
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…