“Erişiyorsam Varım”Ayşegül Domaniç Yelçe

Ayşegül Domaniç Yelçe
yelcester@gmail.com
“Erişiyorsam Varım”
8 Aralık 2016
Merhabalar sevgili okurlar.
İstanbul Üniversitesi, 5–16 Aralık 2016 tarihleri arasında, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla düzenlenen anlamlı bir sergiye ev sahipliği yapıyor.
İstanbul Üniversitesi Rektörlük Binası Sergi Alanı’nda ziyarete açılan “Erişiyorsam Varım” Sergisi, İstanbul Üniversitesi Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkezi ile İsveç İstanbul Baş Konsolosluğu işbirliği sonucunda gerçekleşmiş bulunuyor. Serginin açılışı
5 Aralık’ta, sergi mekânındaki törenle yapıldı.

“Erişiyorsam Varım” Sergisi Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ne dikkat çekmek amacıyla tasarlanmış. Sergide İsveç’ten 14, Türkiye’den de 8 portre yer alıyor. Sergiyi gezenler engelli bireylerin günlük yaşamlarını aktaran hikâyelere tanık oluyorlar.
Ben de bugün bu köşede bu hikâyelerden birini, sergiye hayat verenlerden birinin, Taha Barış Tellioğlu’nun hikâyesini paylaşmak istiyorum sizlerle.

“Taha 16 yaşında. 3 yaşından beri yüzüyor, haftanın üç günü de fizik tedaviye gidiyor. Çünkü kas hastalığı nedeniyle sürekli hareket etmesi gerekiyor. Ancak yüzme onun için bir tedaviden çok keyif. Yarışlarda kazandığı tam 10 madalyası var.

Apartmanda asansör olmadığı için annesi her seferinde Taha’yı sırtında taşıyarak indirip çıkarıyor. Taha, istemediği bir liseye kaydoldu; çünkü mahallesinde asansörü ve rampası olan tek okul oydu. Okul yönetiminden beklediği desteği göremedi ve okulu bırakmak zorunda kaldı. Mecburen evden açıköğretime devam ediyor. En büyük hayali üniversiteyi bitirmek.

Taha sokağa çıkmayı çok seviyor. ‘Otobüsler uygun olsa İstanbul’un her yerine gitmek isterim’ diyor. Engelli derneklerindeki sosyal etkinlikler hayatının vazgeçilmezi. Koyu Galatasaraylı ve bir futbol tutkunu. Futbol oynayamıyor ama baccia oynamayı seviyor. Türkiye ikincisi oldu ve Avrupa turnuvasına çıkacak. Yeni ülkeler göreceği için çok heyecanlı.

Taha Facebook’u aktif kullanıyor. ‘Bütün engellilerin sorunları aynı. Bunları belki biri görür diye Facebook’tan paylaşıyorum’ diyor.”

Portresi ile bu sergiye hayat veren bir diğer kişi ise, Türkiye’nin ilk engelli kadın milletvekili olan Şafak Pavey. Zürih’te sanat ve film eğitimi aldığı sırada geçirdiği tren kazası sonucu sol kolu ve sol bacağına protez takılan Pavey, sanatçı olmayı hayal ederken politikacı olan tek kişi olduğunu söylüyor. Türkiye’nin de imzalamış olduğu BM Engelli İnsan Hakları Sözleşmesi’nin önünde mali ve kültürel bariyerler olduğunu düşünen genç politikacı, “Engellinin ‘günahkâr olarak algılanması’ndan, ‘kamusal göz estetiğini bozma’ya uzanan geniş bir bariyer bu.” diyor. Şafak Pavey engeline karşın başardıkları ile mükemmel bir rol model oluyor biz engelliler için.

İsveç İstanbul Başkonsolosu Therese Hyden, İsveç ve Türkiye hikâyelerini birleştiren “Erişiyorsam Varım” Sergisi’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada İstanbul Üniversitesi ile böyle bir serginin açılışında ortaklaşa çalışmış olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Bu serginin İsveç Enstitüsü’nün Türkiye’de ayrımcılık, insan hakları ve hepimizin birbirine bakışı hakkında düzenlediği ilk sergi olmadığını, İsveç Enstitüsü’nün daha fazla sergi ve çalışmayla her zaman katkıda bulunmaya devam edeceğini söyledi. Başkonsolos Hyden, ayrıca “Erişiyorsam Varım” Sergisi’nin insan haklarının insanlara teslim edilmesi, yasama ve yürütmelerin geliştirilmesi konularında da büyük önem taşıdığını sözlerine ilâve etti.

Sergide yer alan portrelere ait tüm fotoğraflar ve hikâyeler görme engelli ziyaretçiler için sesli olarak betimlenmiş bulunuyor. Dileyen ziyaretçiler, sergi alanında dağıtılan kulaklıklar aracılığıyla, sergiyi gezerken sesli betimlemeyi de dinleyebiliyorlar.

İstanbul Üniversitesi’nin Rektörlük Binası’nı ilk kez bu sergi vesilesiyle gördüm. Ve hakkında söyleyebileceğim tek şey, bu görkemli binaya hayran kalmamanın mümkün olamayacağı. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, serginin açılışında yaptığı konuşmada binayı bir müze bilincinde kullandıklarını ve müze bilinci içerisinde bu gibi anlamlı sergilere her zaman yer verdiklerini ifade etti. Bunları duymak çok güzeldi. Şimdi kendilerinden binanın tarihi atmosferi ile bütünleşecek yeni sergiler bekliyoruz…

Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…